15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü
Kadim Türkçeye Akademik Bir Sorumlulukla Sahip Çıkıyoruz
Diller yalnızca iletişim araçları değil; aynı zamanda milletlerin hafızası, kültürü ve dünyaya bıraktığı izdir. Türkçe sahip olduğu tarihsel derinlik, coğrafi yaygınlık ve söz varlığı zenginliğiyle yalnızca bir ulusal dil değil; bir medeniyet dili olarak dünya dilleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada varlığını sürdüren Türkçe, konuşur sayısı ve kültürel etkisi bakımından uluslararası ölçekte dikkat çeken diller arasında yer almaktadır.
Dilbilimsel sınıflandırmalarda Türkçe, eklemeli yapısıyla öne çıkan Türk dilleri grubunun temel temsilcisidir. Sondan eklemeli yapısı sayesinde güçlü bir türetme sistemine sahip olan Türkçe, bu özelliğiyle düşünceyi ayrıntılı ve sistemli biçimde ifade edebilme imkânı sunar. Nitekim Fransız Türkolog Jean Deny’nin Türkçenin yapısını bir matematik düzenine benzetmesi, bu dilin içsel tutarlılığına ve işleyiş gücüne dikkat çeken önemli bir değerlendirmedir. Bugün yalnızca Türkiye Türkçesinin yazı dili söz varlığının 114 binin üzerine çıkmış olması da bu zenginliğin somut bir göstergesidir.
Türkçenin uluslararası alandaki görünürlüğü ve öğretimi bağlamında farklı kurumların uzun yıllardır yürüttüğü çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu noktada Yunus Emre Enstitüsü, yurt dışında açtığı Türkçe Öğretim Merkezleriyle Türkçenin ve Türk kültürünün tanıtımına katkı sunan önemli kurumlardan biridir. Ancak Türkçenin küresel ölçekte temsili yalnızca tek bir kurumla sınırlı değildir. Türk Dil Kurumu (TDK), TÜRKSOY, UNESCO ve birçok üniversite; Türk dillerinin tarihsel, kültürel ve bilimsel boyutlarını görünür kılmaya yönelik çalışmalar yürüten başlıca aktörler arasında yer almaktadır.
Bu çok yönlü çabaların en güncel ve anlamlı yansımalarından biri, UNESCO tarafından kabul edilen 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günüdür. 4 Kasım 2025 tarihinde alınan bu karar, Türk dili konuşan toplulukların dil, kültür ve tarih ortaklığının uluslararası düzeyde tanınması açısından son derece önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. 15 Aralık tarihinin seçilmesi ise simgesel bir anlam taşımaktadır: 15 Aralık 1893’te Danimarkalı bilim insanı Wilhelm Thomsen’in Orhun Yazıtları’nı çözümleyerek Türk dillerinin ortak kökenini ortaya koyması, bu günün tarihsel temelini oluşturmaktadır.
Bu yıl ülkemizde ilk kez Türk Dil Kurumu ve birçok üniversitenin katkılarıyla çeşitli akademik etkinliklerle anılacak olan Dünya Türk Dili Ailesi Günü, Türkçeye yönelik farkındalığı artırmak adına önemli bir imkân sunmaktadır. Panel, konferans ve bilimsel oturumlarda Türkçenin tarihsel gelişimi, yapısal özellikleri, kültürel taşıyıcılığı ve günümüzdeki konumu çok boyutlu biçimde ele alınacaktır.
Bu çerçevede üniversitemiz Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı olarak bizler de 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında Türkçenin köklü geçmişini, bugünkü konumunu ve geleceğe dair sorumluluklarımızı birlikte düşünmeye gayret edeceğiz. Kadim Türkçeye sahip çıkmak, yalnızca bir dili korumak değil; ortak bir hafızayı, kültürel sürekliliği ve akademik sorumluluğu da canlı tutmaktır. Gelin, tüm dünyanın bildiği ve tanıdığı bu köklü dili 15 Aralık’ta birlikte analım, birlikte düşünelim.
Yazıyı kaleme alan: Türkçe Öğretmenliği 4. sınıf öğrencisi Muhammed Akın BİÇER