ATAMIZI ÖZLEMLE ANIYORUZ

RUHUN ŞAD, MEKÂNIN CENNET OLSUN

 

80. ölüm yıl dönümünde bir kez daha hasretle andığımız Mustafa Kemal Atatürk, tarihin gördüğü müstesna şahsiyetlerden birisidir. O pek çok yönüyle tarihe geçmiştir. Asker yönü, mücadeleci ve reformcu kişiliği, uzak görüşlülüğü, devlet adamlığı bunların ilk akla gelenleridir. Bu vasıflarından başka sıradan bir insan olarak yaşamında önem verdiği hususlar da Atatürk’ün Türk ve dünya kamuoyunda niçin eşsiz bir insan olarak kabul görüldüğü konusunda önemli ipuçları barındırır. Türk olarak dünyaya gelmiş olmak, milletinin büyük sevgisine mazhar olan Atatürk’ün övündüğü şeylerin başında gelir. Aldığı soyadı ile Türk olmanın gururunu bir ömür boyunca yaşamıştır. Atatürk açık kalpli, sohbeti dinlenir ve kimseye yüksekten bakmayan bir karaktere sahipti. Kim olduğuna bakmaksızın misafirlerine çok titiz davranır ve onları aynı ciddiyetle ağırlardı. Türküleri, özellikle de Rumeli türkülerini çok severdi. Boş vakitlerinde at binmeyi ve arkadaşlarıyla oyun oynamayı tercih ederdi. Ahde vefa en belirgin meziyetlerindendi. Eski arkadaşlarına büyük yakınlık gösterir, özellikle sıkıntılı zamanlarında onlarla ilgilenmekten büyük mutluluk duyardı. Ancak konu Türkiye Cumhuriyeti olunca ideallerinden asla taviz vermez, gerektiğinde en yakın arkadaşlarını dahi kırmaktan çekinmezdi. Bunun dışında kendisinden kim yardım istese elinden gelenin en iyisini yaparak ona destek olmaya çalışırdı. Yakın çevresi onun gerçekçi, iyimser, hesapçı, atılgan ama ölçülü, vatansever ve milliyetçi ama aynı zamanda insancıl, yüksek nitelikte bir asker olduğu kadar aynı derecede sivil olmasını da bilen, hayatı seven, neşeli ve heyecanla çalışan bir insan olduğu konusunda hemfikirdir.

Atatürk bu insani yönlerinin yanı sıra eğitime ilişkin görüşleriyle önemli bir şahsiyetti. Atatürk, “Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.” diyerek eğitimi ne denli önemsediğini ortaya koymuştur. Bu nedenle Millî Mücadele’nin en kritik aşamalarından biri olan Sakarya Savaşı’nın hazırlıkları daha devam ederken cepheden Ankara’ya dönmüş ve 15-21 Temmuz 1921’de 1. Maarif Kongresi’ni toplamıştır.

Atatürk, genç neslin sağdan soldan alınmayan, gelenek ve köklerimizi temele alan millî bir eğitim ile yetiştirilmesine büyük önem vermiştir. Böyle bir eğitimin;

-Her şeyden evvel millî hâkimiyet ve istiklalimizin değerini bilen ve onu kesinlikle korumaya kararlı bir gençliğin yetişmesine rehberlik etmesi,

-İnsanlığa karşı saygılı, iyi kalpli ve ahlaklı vatandaşlar yetiştirmesi,

-Kadın-erkek, ırk, din, mezhep ve sınıf farkı gözetmeden her vatandaşa fırsat eşitliği sağlaması gerektiğini belirtmiştir.

Adını Türk tarihine altın harflerle yazdıran büyük Atatürk, bizlere emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman olduğu gibi sonsuza kadar gönülden sahip çıkacağız. Kurmuş olduğun Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve daha büyük hedeflere ulaştırmak için millî ve manevi değerlerine bağlı gençler yetiştirme sözümüzü yineliyor, seni saygı ve rahmetle anıyoruz.

Yayın Tarihi: 09/11/2018
Okunma Sayısı: 2705